UMUT HALA VAR MI?
Bir gün ,Enes’in ölüşünden 2 ay kadar sonra,Eren gece korkuyla uyandı.Herkes uyuyordu.Eren etrafına bakınmaya başladı.Odasından çıkıp Efe’nin yanına gitti.Efe uyuyordu.Eren onu uyandırmak zorunda kaldı.Eren,hadi uyan,dedikçe Efe mırıldanıp susuyordu.Eren en son başardı.
Efe:
-Ne oldu Eren bu saatte?
Eren:
-Çok korkunç bir rüya gördüm.
Efe:
-Bunun için mi uyandırdın beni?
Eren:
-Anlatmamı istemiyor musun?
Efe:
-Peki anlat dinliyorum.
Eren:
-Rüyamda ilk başta Enes geliyordu.O öldü ama rüyamda turp gibiydi.Sonra birden yüzü çürüdü bana doğru korkunç korkunç baktı.Birden bağırdı.Üzerime saldırdı.Ama daha ilerisini hatırlamıyorum.Çok korkunçtu.
Efe:
-Şimdi uyu da sabah bunu konuşuruz.
Eren:
-Yanında uyuyabilir miyim?
Efe kısık bir sesle:
-Evet.Nasıl istersen.
dedi ve Eren yattığı gibi uyudu.Sabah olduğunda herkes uyandı.Elini yüzünü yıkamak , yemek yemek gibi her şey yapıldı.Eren rüyasını anlatmak için sabırsızlanıyordu.
Almina:
-Eren sorunun nedir?
Esin:
-Bize bir şey mi söyleyecektin?
Efe:
-Evet Eren söyle.
Eren:
-Gece rüya gördüm.
Almina:
-Ne gördün peki?
Eren:
-Enes vardı.O öldü ama rüyamda turp gibiydi.İlk başta geldi yanıma oturdu.Ama sonra yüzü çürüdü.Bana doğru baktı.Bağırmaya ve bana saldırmaya başladı.
Esin:
-Vaycanına
Efe:
-Sizce ne yapmamız gerekiyor?
Almina ve Esin beraber:
-Hiçbir şey.
Efe:
-Enes sana bir şey anlatmaya çalışıyor gibi miydi?
Eren:
-Sanmam.
Bugünü bu konuyla geçirdiler.Ne dışarı çıktılar ne koltuktan kalktılar.Akşam olmuştu.
Eren:
-Ben çok yorgunum.
dedi ve içeri gitti.
Herkes birden:
-Ben de öyle.
dedikten sonra odalarına gittiler.
Eren uyurken sesler çıkarıyordu:
-Hayır.Hayır.Enes.
Soluk soluğa uyandı.Her zamanki gibi Efe’nin yanına gitti.Rüyasını anlatmaya başladı.
Eren:
-Enes kapının arkasındaydı.Kapının orta bölümünün az üstünde küçük kare bir cam vardı.Oradan bana bakıyordu.Hatta cama vuruyordu.Sanki zor durumda.Sanki işkence ediliyor.Sanki yardım bekliyor.Sanki…
Efe:
-Peki anladım bu kadar yeter.Burada yatabilirsin
Eren:
-Sağol.
dedikten sonra uyumaya çalıştı.Ama uyuyamıyordu.Bu durum onu huzursuz ediyordu.
Kendi kendine düşünmeye başladı:
-Acaba Enes yaşıyor mu?Ama o öldü.Yaşaması imkansız.Onu görmüştüm.
En sonunda düşünmekten başı ağırdı ve sakince uyumaya çalıştı.Sabah olduğunda her zamanki gibi herkes uyandı.Ama Eren çok erkenden uyanmıştı.Diğerlerinin uyanmasını beklemişti.Herkes yüzünü yıkayıp içeri geçince konuşmaya başladılar.
Efe:
-Eren ne kadar erken kalktın sen?
Eren:
-İki buçuk saat önce uyanmıştım.
Almina:
-Neden öyle erken uyandın
Eren:
-Gece gördüğüm rüya yüzünden.
Efe:
-Bana gece anlattığın mı?
Eren:
-Evet.
Esin:
-Ne oldu ki?
Eren:
-O gördüğüm rüyayı aynı şekilde uyuyunca yine gördüm.Erkenden uyandım.Yine öyle bir rüya görmemek için de uyumadım ve sizin uyanmanızı bekledim.
Almina:
-Bence yemek yiyebiliriz?
Esin:
-Haklısın çok açım ben
Yemeği yerken bile o rüya Eren’in aklından gitmiyordu.Birkaç gün böyle hiçbir aktiviteye katılmadı.Sadece boşluğa baktı ve kara kara düşündü.Herkes Eren için üzülüyordu çünkü artık eski Eren yoktu.Onu hiç böyle görmemişlerdi.En sonunda dayanamadılar.
Efe:
-Eren canını sıkan nedir?
Eren:
-Enes.
Esin:
-O öldü.Artık onu unutmalısın.
Almina:
-Kimse kimseyi unutmayacak ama Esin’in dediği de bir bakıma doğru.
Efe:
-Ama bu zamanlarda fazla kötü oldun.
Almina:
-Bize katılıp aklını dağıtmalısın.
Eren:
-Belki de doğru söylüyorsunuz.
Esin:
-Tabi ki öyle.
Efe:
-Fikir sana kalmış ama bizi ciddiye al.
Eren:
-Peki öyle yaparım.
Esin:
-Öyle yapmalısın zaten.
Efe:
-Esin senin önemli işlerin yok muydu?Hani çalışacaktın?
Esin:
-Tamam gidiyorum.
Almina:
-Seni rahatlatmak için ne yapabiliriz Eren?
Eren:
-Yeniden Enes’in mezarına bakabiliriz.
Efe:
-Tamam.Gidelim o zaman.
Almina:
-Ben Esin’e gelmesini söyleyeceğim.
Efe:
-Tamam hazırlansın.Mezarlığa gidiyoruz.
Herkes hazırlandı.Mezarlığa doğru yola koyuldular.Eren hızlı hızlı ilerliyordu.Mezarlığa vardıklarında Enes’in mezarını aradılar.Eren koşa koşa ilerledi.En sonunda buldu.Herkesi oraya çağırdı.Dua ettiler.Sonra Eren bir şey fark etti.Mezar taşı çok kirli idi.Orada Enes’in ölüm tarihi,doğum tarihi,ismi vb. yazıyordu.Eren doğum tarihindeki günün olduğu yeri eliyle sildi.Sonra o kirli yerin arkasında sayı olduğu ortaya çıktı.Artık orada Enes’in doğum tarihi yazmıyordu.Aslında hiç yazmıyordu ama biz öyle sanıyorduk.
Eren:
-Galiba bu başka bir Enes Çınar.
Almina:
-Mümkün değil.Belki de bilerek orayı kapamışlardır.
Efe:
-Ama orayı kapatacaklarsa neden yazsınlar o rakamı ki?
Esin:
-Aslında doğru söylüyorsun.
Almina:
-Olay farklı yerlere gidecek gibi görünüyor.
Eren:
-Buldum!
Almina:
-Ne buldun?
Eren:
-Bence bize yanlış haber verdiler.Bu Enes Çınar farklı ve onlar yanlış Enes Çınar’ı söyledi.
Efe:
-Güzel düşünce.
Esin:
-Bence de öyle olabilir.
Almina:
-Ben hala size katılmıyorum
Efe:
-Neden?
Almina:
-Bence yanlış söylüyorsunuz.
Efe:
-Ama her dediğimiz mantıklı.
Eren:
-Bir sonuca ulaşmak için birlikte hareket etmeliyiz.
Almina:
-Ben kendi fikrimle hareket edeceğim.
dedi ve oradan uzaklaşmaya başladı.Diğerleri onun peşinden gitti.Almina’ya,bizi bekle,diyorlardı ama o kimseye kulak asmıyordu.Evlerine vardılar.Eve geldiklerinde Almina bir köşeye geçti ve kimse yokmuş gibi davrandı.Eren’’Ben odama gidiyorum.Biraz düşüneceğim.’’dediği gibi odasına fırladı.Kimse birbiriyle konuşmadı ve öylece oturdu.Birkaç saat sonra Eren’in durumuna bakmak için Efe Eren’in odasına gitti.Kapıya vurdu ama ses yok.Kapıyı açtı.İçerde Eren’in olmadığını gördü.Herkese haber verdi.Telaş içinde dışarı çıktılar.Eren’i koşarken gördüler.Efe hemen fırladı.Eren’i yakalamaya çalıştı.Esin de Efe’nin yanında koşuyordu.İki tarafa ayrıldılar ve Eren’in yolunu kestiler.Neden gittiğini sordukları halde Eren’den bir cevap alamadılar.Eve döndüler.Eren’in amacı Enes’i bulmaktı.Enes’i çok sevmese de o aramızdan biriydi.O gece Almina ve Esin uyumaya gittikten sonra Efe ve Eren gece kendi aralarında bir toplantı yaptılar.
Efe:
-Konu nedir Eren?
Eren:
-Enes.
Efe:
-Yine mi Enes?
Eren:
-Evet.
Efe:
-Ben sana güveniyorum Eren.Bir şey yapmak istiyorsan birlikte yaparız.
Eren:
-Enes’i kontrol etmek gibi mi?
Efe:
-Olabilir.
Eren:
-Bakalım mı?
Efe:
-Neye?
Eren:
-Enes’e
Efe:
-Eee…Tamam.
Eren:
-Enes’i bulunca haklı olduğumu anlayacaksınız.
Efe:
-Peki.Bulursak herkes senin haklı olduğunu anlar.
Eren:
-Tamam.Toplantı bitmiştir.
Efe esneyerek:
-Hadi hoşça kal.
dedi ve odasına gitti.Ondan sonra Eren de odasına doğru gitmeye başladı.Herkes uyudu.Eren rüya görüyordu.Rüyasında Eren çimenlik bir alanda koşuyordu.Sonra Enes’i gördü.Enes’e doğru giderken.Lavlar püskürmeye başladı.Yerler çatlıyordu.Eren Enes’e ‘’Hadi Enes çabuk gel.’’ Dediği halde Enes bekliyordu.En son Eren tek başına kaldı.Rüyası bitti ve sabaha karşı uyandı.Bugün herkes erkenden uyanmıştı.Odadan çıkarken Efe Eren’in yanına gitti ve ona ,Hazır mısın?, dedi.Eren de ,Her zaman, diyerek yanıt verdi.Herkes içeri geçti ve yemeklerini yediler.Almina ve Esin televizyon seyrediyordu.Eren kapıyı açtı.Efe’ye ,Hadi, dedi.Efe de yanına gitti.Sessizce kapıyı kapatıp çıktılar.Geziyor gibi yürümeye başladılar.
Eren:
-Enes’in hastanesi nerede?
Efe:
-Biraz ileride solda.
Eren:
-Tamam ama biraz hızlanalım.
dediği gibi koşmaya başladılar.Bu hastaneye girmek için ziyaret kartı gerekiyordu.Bu kartı sadece hastayı ilk getirdiğinde alabiliyordun.Yani giriş yok.Efe ve Eren yeni fikirler düşünmeye çalıştılar.
Eren hafifçe Efe’ye döndü:
-Maceraya hazır mısın?
Efe biraz sırıtarak:
-Her zaman.
Eren:
-O zaman koş.
Efe:
-Tamam.
Eren:
-Binanın arkasında kimse bizi göremez çünkü denize bakıyor zaten.Buradan tırmanalım.Ama sakın camdan içeriye gözükme yoksa bizi suikastçı sanarlar.
Efe:
-Tamam tamam anladım.
dedi gülerek.Ellerini binaya koydular.
Efe:
-Bu işin sonu kötü bitecek Eren.
Eren:
-Korkma.Sadece sekizinci kata çıkacağız.
Efe yukarı doğru baktı.
Efe:
-Yukarı bakınca çok yüksek göründü.
Eren:
-Göründüğü kadar yüksek değildir.
dedi ve tırmanmaya başladı.Efe sonradan Eren’i görünce ayağını da attı ve başladı tırmanmaya.Rüzgar fırtına gibi esiyordu.
Efe:
-Eren dikkatli ol yoksa buradan düşeceğiz.
Eren:
-Ne dedin?Duyamadım çok rüzgar var.
Efe:
-Boşver.Az laf çok iş.
Eren:
-Yine anlamadım.
Efe:
-Eğer bir şey olursa seni affetmeyeceğim.
Eren:
-Üfff…Suç benim değil ama.
Efe:
-Bunu nasıl duydun?
Eren:
-Şans eseri.
Efe:
-Hadi.Tırmanmaya devam.
Yukarı çıkarken Efe’nin ayağı kaydı.Eli boşta kaldı.Ayağı da bir çıkıntıya takıldı.
Efe:
-Eren her an düşebilirim.
Eren:
-Tamam.Yardım edeceğim.
Efe:
-Ben yukarı çıkarım.Sen git Enes’i bul.
Eren:
-Ama durumun çok kötü.
Efe:
-Aslında yardım iyi olur.
Eren hızlı hızlı yukarı kaldırdı.Sonra tırmanmaya devam ettiler.Dengelerini sağlamakta zorlanıyorlardı.En sonunda sekizinci kata ulaştılar.Kafalarını az kaldırıp baktılar.
Efe:
-Nasıl gireceğiz şimdi.
Eren:
-Cam kapalı mı?
Efe:
-Evet.
Eren:
-O zaman işimiz zor.
Efe:
-İçerisi tamamen dolu.
Eren:
-Biri geliyor eğil.
Efe:
-Camı açıyor.
Eren:
-Evet.Cam açıldı.
Efe:
-Yana geç Eren adam tükürecek.
Eren:
-Ne dedin?
diyene kadar adam kafasına tükürdü.
Eren:
-Neyse en azından camı açık unuttu.
Efe:
-Hadi kimse görmeden içeri.
Yavaş yavaş içeri girdiler.İçeri girdiklerinde gizli gizli girdiklerini belli bile etmediler.Bir görevliye yaklaştılar.
Efe:
-Enes Çınar nerede biliyor musunuz?
Görevli kişi:
-Kartınız var mıydı?
Eren:
-Aşağıda biz görevli bir arkadaşa verdik kartları.
Görevli kişi:
-Peki.Ben Enes Çınar nerede bir bakarım sonra size bildiririm.
Efe:
-Teşekkür ederiz.
Biraz bekledikten sonra adam geldi.
Görevli kişi:
-İsterseniz gelin bir göz atalım.
Gittiler.
Görevli kişi:
-Gördüğünüz gibi Enes Çınar öldü olarak kayıtlardan çıkarılmış.
Efe:
-Durun bir dakika.
Eren:
-Ne oldu?
Efe:
-Şu anda hastane tamamen dolu.Hastaya yer yok.
Görevli kişi:
-Evet öyle.
Efe:
-Bu hastane 1000 hastaya yer veriyor.
Görevli kişi:
-Aynen öyle.
Efe:
-Ama burada 999 hasta görünüyor.
Adam mırıldanmaya başladı:
-Eeeee…Hmmm…Şey.Ben sizi yetkili kişiye yollarım.O size açıklar.
Eren:
-Hayır önemli değil.
Efe:
-Hadi biz gidelim.
Yavaş yavaş yürümeye başladılar.
Efe:
-Bir fikrim var.
Eren:
-Ben hiçbir şey anlamadım.
Efe:
-Anlatacağım.
Eren:
-Tamam.
Efe:
-Bence Enes’i burada esir almışlar ve ölmediği halde buradan silmişler ve öldü yazısı yok.
Eren:
-Bence saçma.Neden böyle bir şey yapsınlar.Daha mantıklı şeyler düşünmeliyiz.Geçerli sebepleri yok.
Efe:
-Haklı olabilirsin.
Eren:
-Bu bir fikir.
Efe:
-Dur bir dakika.
Eren:
-N’oldu?
Efe:
-Morg’a bakmaya ne dersin.
Eren:
-Hayır.
Efe:
-Ama Enes orada olabilir.
Eren:
-Kimse yok sen gir.Ben nöbet tutarım.
Efe:
-Olur.
İçeri girdi.İlerlemeye başladı.Çok soğuktu.Herkese tek tek baktı.Orada bir de ne gördü?O Enes mi?Yanına yaklaştı.Eğildi.Kafasını tuttu.
Enes çok sessizce dediği çoğu şey anlaşılmadan:
-B..i n..e. ku….m…..z?
Efe Enes’i kurtarmaya çalıştı.Onu taşıdı.Eren’den yardım istedi.Kimse görmeden onu götürmeye çalıştılar.Yangın merdivenini kullandılar.Sonunda başardılar.Enes’i eve kadar taşıdılar.Ateş yakıp önüne koydular.Enes ısınmaya başladı.En sonunda gözlerini açtı.Herkes de Eren’in haklı olduğunu anladı.
-SON-
Benim Amacım İnsanlığı Kurtarmak
Dünya tamamen taş ve toprak olmuştu.Eski şehirden eser yoktu.Yaşam belirtisi yoktu derken kayaların arasında bir hareketlenme...Bağırıyordu.Yardım istiyordu.
O sesi birisi duydu ve o da Almina'ydı.''Yardım için geldim.''dedi.Onu çıkarmaya çalıştı.Küçük taşları kenara fırlattı.Elini yukarı uzatmasını istedi.Zar zor da
olsa kayaların arasından bir el çıktı.Toz içinde bir el...Derisi parçalanmıştı.Almina eli tuttuğu gibi çekti ve başarıyla sonuçlandı.''Esin...Bu sen misin?''dedi Almina.
Esin evet dercesine başını salladı.''Elindeki ne?'' diye sordu Almina.''Bir kitap.''dedi.Esin'in elinden kitabı aldı ve okumaya başladı.
Kitabın bir başlığı yoktu.Kitap şöyle idi:''Merhaba, eğer bunu okuyan biri varsa ne mutlu bana.Bu kitabı yazma gereği duydum çünkü burda yazacağım şeyler herkes
tarafından bilinmeli.Şu an şehrin en yüksek binasının,bu bina 1000 katlı,513.katındayım.Daha çok yolum var zafer için.Bu bina eskiden iyi işler için kullanılırdı ve
çok da gösterişliydi.Şimdi ise durum öyle değil.Kafama örümcek ağı değdiğini hissediyorum diyemem çünkü örümcek bile kalmadı ama şöyle diyebilirim kafama bilmediğim
bir sıvının damladığını hissediyorum bunu yazarken.Bunu rahat rahat yazamıyorum zaten.Burada uzun süre kalamam sürekli hareket halinde olmalıyım.Bir sırt çantam var
2 gözlü.Alt gözüne bu günlük gibi şeyi koyuyorum ve artık yazacağım gibi görünüyor.Burada çok güzel şeyler yiyemiyorum.Çiğneyebileceğim ve yiyebileceğim her ne
varsa onlarla besleniyorum.Güzel bir şey değil.Bu binaya 3 yıl önce girdim.Peki neden girdim?Şimdi size o hikayeyi anlatayım.Ö...Yazım yarıda kaldı.Dediğim gibi
burda pek rahat değilim.Şimdi anlatabilirim.Bu hale nasıl geldim? Önceden böyle değildi.Biz 5 kişiydik.Onların yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyorum.Her şey basitçe
başladı.Sokakta yürüyordum.Bir anda her taraf gölge oldu hava karardı.Haliyle herkes havaya baktı.Rengarenk ışıklar etrafa saçılıyordu.Çok güzel değil mi? Ama aslında
öyle değil.Gökyüzü uçan dairelerle dolmuştu.Dikkatimiz havadayken bir anda karşı sokaktaki bina -yanılmıyorsam 4. katı- patladı.İyi ki evde kimse oturmuyordu.
İşte o günden sonra her şey değişti.Onlar uzaylılardı.Hepimizi bir bir yakaladılar.Kazı işinde uğraştırdılar bizi.Madenleri istiyorlar.Bazılarını alıyorlardı ve daha
geri göndermiyorlardı.Ne yaptıklarını bilmiyorum.Amaçları kesinlikle sömürmekti.Bu böylece devam etti.Ama bir gün dayanamadık.Ayaklanma çıktı.Biz onu ''Orçun
Şentombak Ayaklanması'' olarak adlandırıyoruz.Ben de ayaklanmaya katıldım.Cesurca savaştık.Çok kayıp verdik.Onların teknolojisine karşı gelmek imkansızdı.Bu arada
size uzaylıları tanıtmadım değil mi? Onlar çok çirkinler.Burunları yoktu.Kafaları yukarı doğru uzuyordu ve genişliyordu.Gözleri simsiyahtı.Yüzlerinde dikey kırmızı
bir çizgi vardı.Tırnakları bize göre uzun ama çok da değil.İşte böyleler.Evet, ne demiştik? Onların teknolojisine karşı gelmek imkansızdı.Biz taş ve sopayla onlara
karşı gelemezdik.Saçma bir umudumuz vardı.Artık araştırmaya karar verdim.Onları nasıl yenebilirdik? Nasıl olacağını işte o gün öğrendim.Arkadaşımda değişimler oldu.
Sebebini araştırdım.Bu zamanla herkeste oldu.Dünya'ya bir şeyler oluyordu.Uzaylı yaklaşıyor dikkatli olmalıyım.Yazmaya devam edeceğim.Şu anda 515.kattayım.Amacım en
üst kata çıkmak.Peki neden? Uzaylılar Dünya'daki bir maddeyi orada hapsettiler.Çünkü o madde Dünya'da bulunduğu sürece yaşayamayacaklardı.Benim de amacım bu maddeyi
serbest bırakmak.Benim amacım insanlığı kurtarmak.Bu binaya çıkmak için çok plan yaptım ve bu maddenin bizim geleceğimiz olduğu kanısına varmak için çok çalıştım.
İşte buradayım.Buraya tek başıma çıktım.Kimse bu binaya çıkmayı kabul etmedi.Her kat uzaylı dolu ve uzaylılar da bizim 2 mislimiz kadar.Tek hamlede beni öldürecek
güçteler.Şu anda 600.kattayım.Uzun zamandır yazamadım.Tam zamanını bilemiyorum.Hiç zamanım olmadı çok zor bir yolculuktu.Şu anda bir dolaptayım ve el feneri yardımıyla
bu kitabı yazıyorum.Dolaptan dışarıyı da göremiyorum.Sesleri iyi dinlemeliyim.Bu katta silah olduğu söylenirdi.Bulmaya çalışacağım.602.kattayım ve silah bulamadım.Ama
601.katta bir tane patates buldum.Bir odaya girdim.Duvarları çatlamış.Deney malzemeleri dolu.Asit yeri eritmiş.Orada bir insan var.Yoksa düşündüğüm gibi mi? Bu bir
insan deneyi.Uzaylılar bizim üzerimizde deney mi yapmak istiyorlar.V...Az önce bir uzaylı gördüm ve kaçtım.O insana yardım etmek isterdim.Canlı gibi görünüyordu.
Acı çekiyor gibiydi.Merdiven kırılmış.Üst kata nasıl çıkacağım? Şu an açık bir alandayım.Uzaylı gelmemesi için dua ediyorum.Kabul olmadı gibi görünüyor.Uzaylıların
gölgeleri görünüyor.Kitabı çantaya koyuyorum.Daha sonra yazarım.603.kata çıktım.Çok zordu.Orada beklerken yaklaşık 6 tane uzaylı beni fark etti ve ateş ettiler.Duvar
yıkıldı.Merdivene doğru koştum.Merdiven de kırıktı.Duvardaki kırığa atlayarak merdivene zıpladım.Orda adrenalin seviyesi tavan yapmıştı.Uzaylılar da yaklaşıyordu.
Tüm gücümle kendimi yukarı çektim.Bir kutu buldum.İçide birkaç tane tabanca vardı.Çok fazla mermi yoktu.Bir ara sayarım.Ama o anda işime en çok yarayan şey ateş ve
baruttu.İkisini kullandım ve uzaylılardan kurtuldum.Patlama içinde beni göremediler ve kaçtım.Onlara ne olduğunu bilmiyorum.605.kattayım ve 5 mermim var.604.katta
bir uzaylının beni elektrikli palayla kovalamasından başka hiçbir şey olmadı.Daha fazla uzaylı gelmemesini ümit ediyorum.610.kattayım.608.katta merdivenlerde bir
uzaylıyı merdivenlerden aşağı fırlattım.Yukarı çıkınca çok şanslıydım.Ölü bir uzaylı buldum.Bu benim için çok iyi bir şey.Ne olacağını düşünmeden yedim.Şu ana kadar
hiçbir şey olmadı.Devam ediyorum.Daha sonra yine yazarım.Şu anda 613.kattayım ve yazarken çok zorlanıyorum.O yüzden kısa keseceğim.Merdivenlerden çıkarken -hangi kat
olduğunu hatırlamıyorum- bir uzaylıyla karşılaştım.Uzaylıyı tabancayla kafasından vurdum ama hiçbir şey olmamış gibi bana doğru yürümeye devam etti.Sonra durdu.Lazer
tabancasıyla beni kolumdan vurdu.Hala canlı olduğumu görünce elindeki kesici bir aletle bana doğru yürümeye başladı.Kendimi zorladım ve bir kere daha ateş ettim ve o
anda yere yığıldı.O anki sevincimden bütün acımı unuttum.Yanına doğru gittim.Sol bacağından vurulmuştu.Kanı mavi renkteydi.Belki de kan değildir.3 mermim kaldı.Devam
etmeliyim.620.kattayım.Uzun zaman oldu.Kolum iyileşti.Çok olay olmadı.Neyse ben devam edeyim.Önümde uzun bir yol var ve karşılaşmamam gereken uzaylılar.Durun.Bir uzaylı
var.Sanırım ölü.Yerde yatıyor.Sol dizine batmış bir bıçak var.Düşündüğüm gibi galiba bunlar sol dizinden ölüyorlar.Bıçağı yanıma almalıyım.İşime yarayabilir.633.kattayım.
Son günlerde hızlı ilerliyordum.Ne dersiniz?Bu arada uzaylının tadı da güzelmiş.Uzaylılar buralarda hep ölmüşler.Daha canlı bir uzaylı göremedim.Hızlı ilerlememin sebebi
bu olmalı.Ben koşa koşa devam edeyim en iyisi.Uzun zaman oldu ve ben tam olarak 700.kattayım.Gerçekten pis kokuyor.Yine mi ölü uzaylı acaba?Sesler geliyor.Takip edeceğim.
Her şeye karşı ben yine kitabı çantaya koyuyorum.Olanları yazacağım.Şu an 701.kattayım ve önceki katta olanları size anlatayım.O sesi takip ettim.Kokunun sebebi uzaylılarmış.
Sesi takip ettikçe koku daha yoğun geliyordu.Bir cam veya pencere her neyse vardı.Eğildim ve yavaşça ilerledim.Kafamı kaldırıp pencereden baktım ya da cam ne derseniz işte.
Neyse ki beni görmediler.Uzaylılar oradaydı.Hemen eğildim.Sanırım 6 tanelerdi.Biraz hızlı oldu ve sayamadım.Çember oluşturmuşlardı.Konuşuyorlardı herhalde.Plan olabilir.
Sadece bir toplantı olabilir.Ama pek konuşmaya benzemiyordu.Belki de...Buldum.İnançları var mı ki?Taptıkları bir şey falan var mıdır?Bilemiyorum.Ben devam edeyim.702.kattayım.
Bir dolaptayım ve kendime bir yol arkadaşı buldum.Zor durumdaydı.Buraya çıkma fikrine tek ben sahibim sanıyordum.Demek ki başkaları da varmış.Aslında sıska ve kısa
boylu birisi ama hızlı koşuyor.Uzaylıdan kaçmak zorunda kaldık.Onu bulduğumda bayılmıştı ve olayın şokuyla bağırdı.Adı da Hilmi'ymiş.Neyse biz devam edelim.710.kattayım.
Bu arada size söylemedim ama Hilmi'de yeterince silah var.Korunabiliriz.Ama yiyeceğimiz yok.Böcek bile yok.Hiçbir şey bulamıyoruz.O da ne?Deney odası mı?Orada fare
bulabiliriz.İşte buna ziyafet derim.İçeri girelim.Biz arama yapalım daha sonra yazacağım.Odayı araştırdık ve düşündüğümüz gibi fareler bulduk.Çok sayıda bulduk.Çantamıza
doldurduk.Neredeyse 50 tane fare vardı.Çoğunu aldık ve çoğunu da yedik.Kıllı ama güzeldi.Şu anda tam olarak 750.kattayız.Bu aralar biraz zorlandım.Bazen uzaylılar oluyor
ama hiç zor duruma düşmedik.Fareler yeterince var.Silah var.Her şey tamam.Devam edelim.876.kattayız.Uzun zamandır yazmadım çünkü önemli şeyler olmadı.Boş şeyler yazmak
istemedim.Ama artık yazma ihtiyacı duydum.Çünkü elma bulduk.Biraz yenmiş biraz çürümüş olsa da ve taze olmasa da yenebilirdi.Biz de en iyi yapılacak şeyi yaptık.Yedik.
Şu anda 891.kattayız ve iyi gidiyoruz demek isterdim ama önceki katta biraz zorlandık.Hilmi'yle gidiyorduk ve çok rahattık.Demek ki o kadar rahat olmamak lazımmış.
Bir uzaylı bizi gördü.Ben hemen kaçtım ama Hilmi koşarken onu kolundan vurdu.İrice bir silahtı.Hilmi'nin kolu gitti.En iyi anlatım şekli bu olsa gerek.Kurtulduğumuzda
kolunu bezle sardım.İlk yardım işleri falan...Şu anda sol kolu yok ama sonuçta devam edebiliyoruz.980.kattayız.Çok yaklaştık.Zorlanmadık.Zorlandık ama çok zorlanmadık.
Daha sonra yazacağım.Eğer amacıma ulaşırsam bu kitap gerçekten iyi bir kitap olacak.998.kattayız.O da ne?Daha sonra yazacağım.Şu anda o maddeyi salmak için en üst kattayım
ama o kadar mutlu olamıyorum.Neden mi?Anlatayım.998.katta bizi bir uzaylı gördü ve peşimizden koşmaya başladı.Bir baktım ki üst kata merdiven yok.Tırmanarak çıkmalıydık.Zıpladık.
Hızlı hızlı çıktık.Ama uzaylı daha hızlıydı ve o sürede bize çok yakınlaştı.Adrenalinin etkisiyle öyle koşuyorduk ki düşeceğim diye de korkuyordum.Bir üst kata geçmek
ve izimizi kaybettirmek için koşuyorduk ama geldiğimizde yine merdiven yoktu ve üst taraf kapalı değildi yani teras gibiydi.Yine tırmanmak için atladık.Ayrıca o anda
da yukarıda UFO'lar vardı.Bizi vurmaya çalışıyorlardı.Tam atladığımız sırada uzaylı bıçağını çıkardı ve Hilmi'yi sırtından bıçakladı.Hilmi'ye baktım ve bana ,git, dedi.
Cebiden el bombasını çıkardı.Ölmeden önce orayı patlatacaktı ve yaptı da.Uzaylı onu birçok kez bıçakladı ve bomba patladığında ben yığınlar altında kaldım.Üst taraf
kapandığı için daha güvendeydim.İşte şu anda durumum bu.Önümde amacım duruyor.Bastığım anda dünya kurtulacak.Basıyorum.Ne olur ne olmaz ben bu kitabı çantaya koyayım.
Eğer hayattaysanız ve bu kitabı bulduysanız bilin ki oraya bastım.Eğer bastığım da yazıyorsa bilin ki ben de hayattayım.Düğmeye bastım.Gerçekten düşmeye bastım.Uzaylıların
kaçışını görebiliyorum.Dünya kurtuldu.Ben de kurtuldum.Şimdi size orda yaşananları anlatayım.Düğmeye bastım.O gazın yayılması için bir patlama gerekiyordu.Ben de içerideydim.
Kurtulma yolları aradım.Paraşütü çıkardım ama yırtıktı.O anda aşağı baktım ve başım döndü.Düşerken son anda tutundum.İşte o tutunduğum yerde gizli bir düğme olduğunu fark ettim.
Yere doğru merdiven oluştu.Koşa koşa indim.Biraz yaralandım ama hayattayım.Size iyi hayatlar.''
Esin:
-Yazarı kim?
Almina bir süre sessiz kaldı.''Bizim kurtarıcımız o.''diye mırıldandı.O kim, dedi Esin.Almina yüzüne Esin'e doğrulttu.O kişi Eren, dedi.Esin kitabı aldı.Bildiğimiz Eren
mi, dedi.Yazar'a baktı.''EREN GÜLEROĞLU'' yazıyordu.Esin etrafa bakınarak ''Eren'i bulmalıyız.'' dedi.Binanın oraya gittiler.Etrafa bakındılar.
Esin:
-İşte Eren orda.
Almina:
-Gidelim.
Yanına koştular.''İyi misin?'' dediler.Cevap veremedi.Bir şeyler söylemeye çalışıyordu.Ama söyleyemiyordu.Gözleri yavaşça kapandı.Esin kalbine baktı.Yavaşlıyor,dedi.
''Yavaşlayan ne?'' dedi Almina.Kalbi,diye cevap verdi.
Almina:
-Götürelim onu.
Esin:
-Diğerlerinin yanına mı?
Almina:
-Evet.
Esin:
-Nasıl taşıyacağız?
Almina:
-Beraber taşımalıyız.
Esin:
-Tamam.Zor olacak.
Eren'i taşıdılar.Diğer yaşayanların yanına götürdüler.Yeni bir yaşam başlamış oldu.İnsanlığı kurtarmıştı.Çünkü onun amacı insanlığı kurtarmaktı.
-SON-